30 Ocak 2008 Çarşamba

Raven Claws

Üçyüz yıllık ölümsüzlüğüyle çürümüş anıların öncüsüydü sadece kara karga,
milyonlarca insanın ölümünü gördü kara gözleriyle. Sonra tuhaf uzak zamanlarda çırptı kara kanatlarını kara bir gökyüzünde kondu karaağacın dalına,
yumdu gözlerini ve kendi ölümünü bekledi sessizce..



şu an karanlık arazinin anasayfasındasınız...diğer sayfalar için; blog arşivinden bir başlığa tıklayabilir, veya kategorilerden birini seçip istediğiniz bölümde takılabilirsiniz...farketmez...



"Senin yüzünü düşlerken şimdi hepsi kayboldu,Ama sen hala benim kimsesiz aklımdasın..."

25 Ocak 2008 Cuma

Does it hurt?


Elimizdekilerin değerini bilmemek..Zamanı boşa harcamak..Sevdiklerimizin yanında olamamak..Olmaya korkmak...Yakınımızdakilerin yüzünde oluşan tek bir tebessüm...Fırsatları kaçırmak..Yaşanacak her şeyi elinin tersiyle itip, yaşamaya korkmak..Konuşmaya, bakmaya korkmak..Daima geleceğin var olduğunu kabullenmek..Anı yaşamayıp, her şeyi geleceğe, zamanın akışına bırakmak..

Peki yaşamaktan korktuğumuz kadar, ölümden de korkuyor muyuz?


Hayatta kaldığınız süre gerçekten önemli mi?

Ölüm bu kadar korkulan bir şey iken, huzura kavuşmayı da simgeliyor mu bir yandan?



Bugün dedemi kaybettim..Bir gün olacağı belliydi zaten..O kadar hasta ve yaşlı bir adamın ne kadar daha yaşamasını umabiliriz ki? Onun fazla olmasa da daha sağlıklı olduğu zamanları hatırlıyorum..Bana derslerimin nasıl olduğunu sorduğu, okumam için kitaplar verdiği, kardeşimle beni görünce yüzünün pembeleştiği, gözlerinin güldüğü zamanları hatırlıyorum..Sonra birden felç geçiriyor ve o adamı işte o zaman kaybediyoruz..Artık konuşamıyor, beni tanıyamıyor..Beni bırakın, annemi bile tanımıyor...2,5 yıl boyunca böyle yaşıyor ve bir gün hastaneye kaldırılıyor..Herkes ölecek gözüyle bakıyor, benim tüm sinirlerim geriliyor o anda..Arkadaşıma sinirlenip çıkıştığımı, duşta iki saat ağladığımı hatırlarım o günlerde..Ona ne kadar değer verdiğimi ama bunu hiç farkedemediğimi ve onunla hiç yeterince zaman geçiremediğimi - geçirmediğimi hatırlatan günlerdi..Sonra her zamanki gibi tekrar iyileşti ve doktorları yanıltarak evine geri döndü..Artık iyiydi, ben öyle düşünüyordum...Bayram ziyaretine gittiğimizde beni tanımaması önemli değildi, alışmıştım bu duruma..


Bundan 2-3 ay sonra bir sabah annem bana dedemin hastaneye kaldırıldığını, eve geç geleceğini söyledi..Tamam dedim...O akşamüzeri 5 civarı annem bana telefon açtı, dedemin vefat ettiğini, istersek anneanneme gelebileceğimizi söyledi..İşte bunu beklemiyordum..2-3 ay önce bekliyordum ben bunu...Bugün hiç böyle bir şey olacağı aklımın ucundan geçmemişti..Telefonu kapattıktan sonra gözümden bir damla yaş süzüldü..Sadece bu kadar mı?...Öleceğini düşündüğüm zaman nasıl ağlamama rağmen, öldüğünü öğrendiğim zaman sadece bu muydu?..



Daha önce hiçbir akrabamı kaybetmemiştim..Nasıl olduğunu bilmiyordum ki..Anneanneme gittik, oturma odasına geçtik.."Huzura kavuştu artık" gibi laflar ediyorlardı..Annem bizi yan tarafa yolladı, dayımların evine..Kuzenlerim falan vardı, gülüyordum, daha iyiydim..Eve gideceğimiz zaman yan tarafa montumu almaya geçtim..Salonda olduğunu düşünerek o tarafa yöneldim...Bir günde ikinci bir şok daha..Yerde dedemin bedeninin üzerinde örtülü beyaz bir örtü ve üstünde bir bıçak...Neye uğradığımı şaşırdım, direk geri döndüm ve arka odadan montumu alıp anında dışarı çıktım...Şimdi evdeyim..



Yeni kavrıyorum sanırım bazı şeyleri...Karışık duygular sadece aptal liseli kızların aşık olduklarını sandıklarında hissettiğini zannettiği şeyler değil...Karışık duygular; sevdiğiniz birinin hayatta olmasını istemeniz, aynı anda da istememeniz...Hayattayken acı çektiğini biliyorsunuz, bunu istemiyorsunuz...Yanında değildiniz zamanında ama iş işten geçtikten sonra yanında olmak istiyorsunuz...Yatağından başka bir yere kıpırdayamayan adamın, evinize geldiğini, hatta Mersin'deki yazlığınıza geldiğini ve beraber kahvaltı ettiğiniz zamanları hatırlıyorsunuz...



Ölüm zamanı geldiğinde huzur kavuşmak mıdır? Nerdesin bilmiyorum ama biliyorum ki artık hastaneleri dolaşmadığın, acı çekmediğin bir yerdesin...Bu sefer ölüm ve hayat sorgulaması yapmıyorum..Hangi dine göre olduğu umurumda değil, en iyisini düşünmek istiyorum..

Ilık bir meltemin estiği sonsuz ve sakin bir deniz kenarını hayal etmek istiyorum..